İNCİL’İN Temelleri Konu 5 : TANRI’NIN EGEMENLİĞİ Egemenliğin Tanımı | Egemenlik şu anda kurulmamıştır | Geçmişte Tanrı’nın Egemenliği | Gelecekte Tanrı’nın Egemenliği | Milenyum | Arasöz (Egemenliğin Gerçekliği, İsrail Tarihi’nin Özeti) | Sorular |
ARASÖZ 15 : Egemenliğin GerçekliğiEski Ahit kâhinlerince ulaşılan Egemenliğin çok gerçekçi tanımlamaları, çoğu kez din bilimciler ve birçok mezhebin üyelerince alay konusu olur. İddia edildiğine göre, bu gezegenin tamamen yakılacağı göz önüne alındığında, yeryüzünden başka mecazi anlamda birkaç ödül yerinin ifade edildiği savunulmaktadır. Bunun yanıtı, ruhsal bir yorumu zorla kabul ettirmek üzere iyi neden olmadan daima İncil’i tam olarak ele almak zorunda olduğumuz hususunun, İncil çalışmasının temel kuralı olduğunun anlaşılması gerektiğidir. Örneğin, Vahiy kitabının ilk ayeti, bize, onun hakkındaki görüşümüzde yol gösterme durumunda olan görümlerin büyük ölçüde simgesel olduğu bilgisini verir (Rev. 1:1). Dilin kullanımında, bir bölümün simgesel olarak okunup okunmayacağını gösterebilen, belli bir uygunluk ve gerçekçilik de vardır. Böylece, yeryüzünün sarhoş bir adam gibi sendelemekte olduğunu okuduğumuzda (Is. 24:20), dilin kullanım tarzından bunu simgesel olarak okumayı tasarlamalıyız. Tam tersine; gelecekteki Egemenliği tanımlamada kullanılan dil, anlamak için gerçekten çok kolaydır; onu simgesel alabilmemize yönelik hiçbir ipucu yoktur. Görülmektedir ki, buraya yeryüzüne gerçekten gelecek böyle bir zamana inanmada yeterli imanı toplamak üzere insanın yeteneksizliğinden dolayı, onlar bunu açıklamada teoriler kurmaktadırlar. Onların seçeneği, bir ruhsal ya da cennet temelli egemenlik olup, belirsiz ve ayrıntıdan yoksun, bu nedenle de ya istenen ya da yüreklendirilen inanılacak az miktarda şey ve az miktarda iman vardır. Eğer, kötürüm kişilerin iyileştirildiği ya da bozkırların verimli hale getirildiği tanımlamaları gerçekten sadece simgesel ise, o zaman ‘neyin simgeselliği?’ sorusu öncelikle ve inandırıcı şekilde yanıtlanmalıdır. Bu bölümler Tanrı’nın Egemenliğini tanımlıyorlar. Eğer nelerin tam olarak simgesel olduğuna emin değilsek, o zaman Egemenlik hakkındaki Müjdeyi (iyi haberleri) bilmeyiz ve bu nedenle de onun herhangi bir yerinin olmasını bekleyemeyiz. Ayrıca, şimdiye kadar sunulan tüm kanıtlardan, Tanrı’nın insanla bu yeryüzü üzerinde sonsuz bir plana sahip olduğu hususu oldukça açık olmalıdır. O, İbrahim’in soyuna sonsuza dek vaat etmiş olduğu gezegeni yok etmeyecektir. Bu nedenle bizler Egemenliğin muhtemelen yeryüzüne geleceği hakkında İncil’deki yalın tanımlamalarının bulunduğuna inanmalıyız. Aşağıdaki ifadeler bunu doğrulamaktadır:
Rev. 20:4’de kaydedildiği gibi, bin yıllık Milenyum’un süresi, bu dönemin niteliğine ilişkin kehanetlerdeki diğer çıkarımlarla uyum sağlamak üzere gerçekte de kabul edilmelidir. Vahiy kitabında bile, her sayının simgesel olarak alınması sorumluluğu kaçınılmaz değildir. Bunun içindeki ‘bir üçüncü’ye ilişkin birçok ifade, buna açık bir örnektir. En önemlisi, Milenyum’un, Heb. 4:4-9’da dinlenilecek bir Sebt günü olarak tanımlanmasıdır. Tanrı katında, "bir gün bir bin-yıl gibidir" (2 Pet. 3:8). Tanrı’nın yeryüzü ile olan planında, her biri bin-yıllık altı gün sonra, Sebt günü olarak Milenyum gelecektir. İncil’deki yaratılış tarihine göre, yaratılıştan itibaren 6 000 yıl ( yani 6 gün) bize M.S. 2 000’i getirmektedir (yani, yaratılış M.Ö. 4 000 civarındaydı). Bu, Milenyum’un başlangıcının M.S. 2 000 civarında olabileceği anlamına gelebilir. Hepimiz için zaman sınırlıdır. Mesih’in erken gelişi olasılığına karşı, bu kısa yaşamdaki vaktimizin her mümkün anını, kendimizi onun gelişine hazırlamak üzere kullanmalıyız. |